Ameliyat Sonrası Terapi

Doğum sonrasında ortaya çıkan birtakım fizyolojik veya biyolojik problemlerden dolayı çok genç yaşta cerrahi müdahale görmek durumunda kalan çocukların, içinde bulundukları durumu anlamlandırmak ve onunla başa çıkabilmek için, bir terapi sürecine dahil olmaları oldukça büyük önem taşır. Erken yaşta tespit edilen bazı hastalıklar, çocuğun sıkça doktora, ameliyat ve hastane odalarına gitmesine yol açabilir; bu şekilde tekrar gerektiren müdahalelerde, çocuklar, kendi bedenlerine ve kimliklerine yönelik olumlu ve sağlıklı bir bakış geliştirebilmeleri için psikolojik bir desteğe ihtiyaç duyarlar. Terapi, bir hastalıktan dolayı evde özel bir diyet izlemek zorunda kalan veya bedene yönelik cerrahi bir müdahale görmüş olan ve tedavisi sürmekte olan bir çocuk için, gereklidir. Yaşamakta oldukları “özel” durumun ruhsal bir yansıması bulunur ve destek görmedikleri taktirde, bazı bedensel yaralar ruhsal yaralara yol açar.

Yetişkin yaştaki birinin böyle bir süreç içerisinde yaşayacağı zorlukların yanısıra (yoğun endişe, öfke, acı), çocuk, anlam karşması yaşayacaktır. Bu duyguyla birlikte ortaya çıkacak olan zorluklar ise, birçok soruyu beraberinde getirecektır ; “Neden ben?” belki bu soruların arasında en dokunaklı ama çocuk içinse en anlamlı olanı olacaktır. Aileler, cevap vermekte, açıklamakta zorluk duyacakları birçok soruyla karşı karşıya kalabilirler. Bazı durumlarda bu soruların cevapları da yoktur. Ama bu sorular cevapsız da kalsa çocukların bu soruları sormaya, bir cevap bulmaya çalışmaya ihtiyaçları vardır. Kimi çocuk, hastalıklarının, yaptıkları bir yaramazlık sonucunda ortaya çıktığına inanabilir, bunun bir ceza olduğunu düşünürler o zaman ve vicdan azabı çekip ruhsal olarak daha da fazla yıpranırlar. Bu sadece bir örnek ve bir çocuğun kafasında bunların nasıl eklemleneceğini hiç kimse bilemez, ama bunların çözülebilmesi ve çocukların içsel olarak daha huzurlu olabilmeleri mümkündür. Bunun yolu ise, terapötik bir ortamda bunlar hakkında konuşmak veya oynamaktan geçer, çünkü böyle bir alan içerisinde yanlış anlamalar yer değiştirir ve ruhsal ve bedensel algılar olumlu anlamlar kazanırlar.

Beden algısı çocuk gelişiminin en önemli süreçlerinden biridir. Her birey, herşeyden önce, kendini nasıl algılıyorsa dünyayla o şekilde ilişki kurar. Bedensel engeli olan bir çocuğun, beden algısı olumlu ve bütünlüklü olabilir. Bunun gerçekleşebilmesi içinse bu duruma karşı duyabileceği yoğun öfkeyi dile getirebilmesi; bedeni ve acıları hakkında konuşabilmesi gerekir. Aynaya baktığımızda, kendi algımız sonucundaki kendimizi görürüz. Söylemek istediğim, gördüğümüz kişi hiç bir zaman biyolojik olan biz değildir, onun üzerine kendi süslememizi ekleriz – çıplak bir gözle göremeyiz, düşüncemiz ve ruhumuz yansır o resme. O resmin nasıl süsleneceği kişiye bağlıdır ama terapötik süreç bunun daha olumlu yönde ilerlemesine olanak tanır. Henüz dile hakim olmayan çocukların da bundan yararlanabileceğini, oyun yoluyla terapi desteği alınabileceğini söyleyerek bitiriyorum bu haftaki yazımı.