Senin Arzun, Benim Yolum…

Bu izleri buraya kim bıraktı? Kim yürüdü bu yoldan… benden önce? Her adımın gölgesinde bir başkasının esintisi, bir başkasının yankısı… Hür müyüm? Değil miyim? Sen miyim? Peki, ben kimim?

Her yolculuğun başında bir çocuk vardır, içimizdeki çocuk, doğacak olan çocuk, anne ve babanın gözünde büyümeyen çocuk… Bu çocukların her birinin içinde ise, bir başkasının arzusu gizlidir. Bir anne ve babanın doğacak olan çocuklarıyla ilgili arzuları, kendi ebeveynlerinin onlar için duyduğu arzu üzerinden şekillenerek ortaya çıkar. Anne ve babanın kendi çocuğuna, öznelleşen ve yetişkin yaşa gelen bireyin kendi çocuğuna duyduğu arzu, kumsaldaki ayak izlerine benzer. Önceden varolan bu izlerin peşinden gitmek üzere atılan her adım, önceki adımın ne tam olarak aynısını ne tam olarak farklı olanını yaratır. Rüzgâr kum taneciklerinden birkaçını götürür, deniz ve dalgalar da rüzgâra yardımcı olur… sizin ayağınız, oradan sizden önce geçenle aynı şekilde, aynı boyda değildir.

Bir anne-babanın arzusu ancak kısmen duyulabilir. Çocuk, anne ve babasının arzusunu ancak kendi konumundan, mesafeli olan yerden duyabilir. İçiçe yaşanmadığı için, söylenen ve duyulan daima farklı olur. Onlara benzemek veya benzememek, yollarından gitmek veya gitmemek, isyan etmek veya arzuyla tutunmak… ikilemler ve cevapsız kalan sorular. Anne ve babanın arzularına veya daha doğrusu çocuğun olduğu yerden duyabildiği ve anlamlandırabildiği arzuya cevap verme isteği, her bireyin yaşamını şekillendirmek üzere düştüğü yolu betimlemektedir. Daima bir kayma, daima bir fark, bir ara olacaktır ama yolun başında veya sonunda olsun, daima gölgeler olacaktır.

İster aynı yol seçilsin, ister kaçınılsın, o izlerin bir yerde birleşmemesi mümkün değildir, çünkü bireyi özne kılan, ötekinin arzusuna cevap verme arzusudur. Çocuğun, anne ve babasına sorduğu soru ; “Ben kimim?”, aslında “Ben senin için kimim?” şeklinde okunabilir. Anne ve babalarının arzularını duyamamış olan çocukların kendi öznelliklerini geliştirmeleri oldukça güçtür. Bir başkasının yolundan gitmek özgürleştiren bilinçdışı bir süreçtir. Birey, ancak o zaman, kendi öznelliğini keşfedip ortaya koyabilir. Unutmayalım ki birinden farklı olaya çalışmak, ona benzemek de demektir.

Peki ben hür müyüm? Evet. Ben sen miyim? Kısmen… evet…