Çocuklara Yönelik Cinsel Taciz ve Ruhsal Süreçleri

Cinsel tacizin gerçekleştiği her olguda travma var demektir, bu kaçınılmaz bir gerçektir. Ama, her cinsel içerikli semptom gerçek bir taciz sonucu ortaya çıkmaz. Taciz olması için fiziksel bir temasın gerçekleşmesi gerekmemektedir. Çocuklara yönelik gerçekleştirilen birçok ruhsal şiddet ve taciz durumları vardır. Bunun yanısıra, dolaylı olarak çocuğun ruhsal bir taciz sürecine dahil olduğu durumlar da bulunmaktadır; örneğin, ebeveynlerinin cinsel problematiklerini ortaya koyarak ettikleri kavgalara tanık olmak. Tüm bunlar, gelişmekte olan çocuğun, ruhsal yapısını etkileyecek ve ona, ilişkisel ve cinsel yönden şekil verecek olan durumlardır.

Çocuğun Cinsel Tacizi Anlamlandırma Süreci

Sandor Ferenczi yetişkinler ve çocuklar arasındaki dil karmaşasından bahseder. Çocuklar, uzun bir süre, anne ve babalarının konuşma ve mimiklerine anlam vermekte güçlük çekerler. Birçok konu için çocuk henüz yeteri gelişimsel donanıma sahip değildir. Çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel tacizlerde de aynı süreç görülmektedir. Çocuk, kendisine yapılan eylemi anlamakta ve anlamlandırmakta güçlük çeker ve büyük bir anlam karmaşası yaşar. Taciz bir ebeveyn tarafından gerçekleştirildiğinde ise, bu karmaşa daha da belirgin ve yoğun hale gelir. Bu nedenle de, cinsel tacize uğramış olan çocuklarda en sık karşılaşılan iki tepki veya semptom şu şekildedir; çocuk yoğun bir içe kapanma yaşar ve yapılan eyleme anlam yükleyemediği için konuyla ilgili konuşmaz. Bunun yanı sıra, yoğun endişe içeren semptomlar ortaya çıkar. Ortaya çıkabilecek ikici semptom ise, yoğun cinsel içerikli eylemleri tekrarlama olabilir. Konu cinsel taciz olduğunda ve özellikle çocuklara yönelik cinsel tacizden bahsedildiğinde bunu ifade etmenin ve anlamanın ne kadar zor olduğunu bilsem de, konuyu kavramak üzere bu olguyu ifade etmem gerekmektedir; mağdur, bir çocuk veya bir yetişkin olsun, cinsel taciz esnasında, acının yanısıra bir haz duyabilir. Bu, fiziksel olarak dokunulan yerin uyarılmasıyla ilişkilidir ve, hiç bir şekilde, mağdurun eylemi kabul ettiği veya istediği anlamına gelmez. Bu durum, az önce bahsettiğim ve ikinci semptom olarak eylemi kelimeye dökme ve tekrarlama olarak belirlediğim durumla alakalıdır; çocuk cinsel eyleme bir anlam verememiş, yapılan davranışı ve beraberinde getirdiği acı ve hazzı anlamak ve anlamlandırmak üzere eylemi tekrarlamaktadır.

Çocuklarda görülen her içe kapanma veya cinsel eylem tekrarı, cinsel taciz olduğu anlamına gelmemektedir.

Tacize uğramış çocuklar, hangi semptomu geliştirise geliştirsinler, benzer duygusal, ruhsal süreçler yaşarlar. En sık karşılaşılan ruhsal karmaşalar şöyle ifade edilebilir; ebeveynlerine ihanet etme korkusu (ve bu düşünce taciz eden kişi aile dışından olsa bile geçerlidir; çocuk yapılan eylemden dolayı kendini suçlayabilir ve ebeveynlerinin gözünde “kötü” bir çocuk olma kaygısı yaşayabilir), ebeveynin beklentisine cevap verme arzusu (bu durum genelde aile içi gerçekleşen tacizlerde görülmektedir ; çocuk için anne veya babanın beklentisine cevap vermek kendini korumaktan önce gelir – anne ve babanın koruyamadığı bir çocuk için, kendini koruma duygusu geliştirmek oldukça zordur). Ayrıca, aile içi gerçekleştirilen tacizlerde, eylemi gerçekleştirmeyen diğer ebeveyn konudan haberdar olup müdahale etmiyor ise; bu, çocuk için durumu daha da karmaşık hale getirir. Unutmayalım ki, cinsellik ve bedene yapılan müdahaleyi anlamlandırmak için henüz yeteri donanıma sahip değildir ve bunun üzerine de, duyduğu bu acının anne veya babası tarafından kabul edilir olduğu mesajını alıyor ise, çocuğun büyük bir anlam karmaşası içine düşmesi kaçınılmazdır.

Kısaca tekrardan ifade etmek gerekirse, tacize uğramış olan çocuk iki farklı sorumluluk duygusuyla baş etmeye çalışır;
– Birincisi, yapılan eylemin sorumlusu olup olmadığını anlamaya çalışır – bunun olması için ne yaptım? Bunun sorumlusu ben miyim? Kaygısını yaşar.
– İkincisi, anne ve babanın sevgisini koruma eğilimindedir. Başka bir deyişle, sevgi kaybının sorumlusu olma endişesini taşır. Herkesin kafasında bir ideal çocuk veya yetişkin olma tasarımı vardır ve buna uyulmadığı taktirde sevilen ötekinin sevgisini kaybedebileceğiyle ilgili korku yaşar kişiler. Çocuk, anne ve babanın olmasını istediğini düşündüğü çocuğa, yetişkinlerse toplumun beklentilerine uymaya çalışarak yaşarlar ve bunlara uyamadıkları taktirde yetersizlik hisseder; kısacası, sevilecek varlıklar olmadıklarıyla ilgili kaygı yaşarlar.

Cinsel Taciz Sonucunda Süregelen Semptomlar

Tacize uğramış olan bireyler cinsel arzunun ve eylemin tehlikeli ve yasak oluşuyla ilgili bilinçdışı bir inanış içerisinde olma eğilimi içerisindedirler. Çoğu zaman, zevk almak hala suçluluk duygusu içeren bir olgudur. Bedenin dış yüzeyiyle daha barışık olan kişilerdir, çünkü beden içini kontrol etmek daha zor veya imkânsızdır. Başka birinin cinsel organını içe alma, ötekini kabul etmekten ve biraz da savunmasız kalmayı kabul etmekten geçer; başka bir deyişle, ilişkiyi kontrol etmekten vazgeçmekle ilgilidir. Bu, birçok kişi için zor bir kabulleniştir ve cinsel yönden mağdur olmuş olan kişiler için ise, zarar görmekle bağlantılıdır.

Bedenden taşan duyguları kabul etmek, zevk almak, haz duymak cinsel bedeni kabullenmekle bağlantılıdır ama cinsel yönden istismar edilmiş kişilerde bu oldukça zor ve suçluluk uyandıran bir durumdur. Cinsel ilişkiden zevk almak geçmiş travmayı canlandırır ve bu nedenle de savunma mekanizmaları hissizleşme yönünde işler.