Vücut şeması beden imgesi değildir.
Vücut şeması nesnel bir gerçekliktir.
Erken döneme ait organic etkiler vücut şemasında bozukluklar yaratabilir; bunların dile gelmemesi de beden imgesi üzerinde geçici veya kalıcı değişimler yaratabilir. Poliomeliti olan (yani motor felci) çocukları düşünelim; hastalık 3 yaşından sonra başlamışsa (bütüncül bir beden şeması idrakından sonra), o zaman, beden imgesi de bütünlüklü olur çoğunlukla. Çocuğun kendini çizdiği resimlerde de bedeni bu şekilde bütünlüklü bir halde yansıtılır.
Polyomielit çok erken başlamışsa, örneğin emzirme döneminde, o zaman vücut şeması daima etkilenir. Beden imgesinin ne kadar etkileneceği ise, ailenin bu durumu nasıl dillendirdiği ile bağlantılı olacaktır. Sağlıklı bir beden imgesi yansıtma olanağı bulabilmek için, kelimelerin ve ifadelerin etkisi büyüktür; simgesel ve imgesel bir beden oluşumuna destek verirler. Öenmli olan, engelli özneye, arzularını dilin içine yerleştirmesine olanak tanıyan oyunlar sunabilmek – örn.; koşamayan çocuklar koştuğunu hayal ettiği oyunlar oynama düşlemi kurmak.
Vücut şeması her birey için neredeyse aynıdır; beden imgesi ise breysel ve özgündür ve her öznenin kendi hikayesine bağlıdır.
Vücut şeması: başlıca bilinç düzeyinde ve kısmen bilinç dışıdır.
Beden imgesi esasen bilinçdışıdır. Beden imgesi duygusal deneyimlerimizin sentezidir.
Beden şeması ve beden imgesi arasında şöyle temel bir fark bulunur; beden şeması dürtülerin doğduğu yerdir, imgelerin ve temsillerin alanı ise beden imgesidir. Beden imgesi birebir arzu ile bağlntılıdır; düşlemin alanı olduğu için daima eksiklikle bağlantılıdır ve tatmin ve haz arayışındadır. Beden imgesi dilin anlatımıyla daima eksik kalandır, hiç bir zaman tam olarak kendimizi anlatamamızla ilişkilidir. Özne kendini ne kadar anlatsa hep anlatımında bir eksik kalır. İmgenin oluşabilmesinin tek ve birincil koşulu sözel bir ifadenin ortaya çıkmasıdır; sözel ifadenin olmadığı yerde imge ve öznenin oluşması mümkün değildir.
Fantom ağrılar (birkaç ip ucu) :
Ramachandran (bence bu nöroloğu araştırın) fantom ağrılar yaşayan hastalar için bir ayna sistemi geliştirmiştir. Kesilen uzuvun önüne koyulan, bedenin uzantısı işlevi gören bir ayna sistemi yaratmıştır. Örneğin, eli kesilen biri travma esnasında tırnaklarını eline batırdığı için eli kesildikten sonra hala o acıyı hisseder. Bu ayna sistemi sayesinde eline batırdığı tırnaklarını çıkardığını hayal ederek acıyı dindirme yönünde çalışmaları olmuş.
Bu Lacan’ın ayna evresiyle birlikte düşünülebilir.
Dominique Scarfone; Bedenin hayaletleri, dilin kalıntıları makalesinde fantom ağrıları çalışırken bedenin ruhsal hafızasına değinmek gerektiğini söyler.